NASIL KURAL KOYALIM?

NASIL KURAL KOYALIM?
 
AİLEMİZDE BİR KURALIN KONUP UYGULANAMAMASININ ARKASINDA YATAN NEDENLER NELER OLABİLİR?
 
çocuğumu kurallarla yetiştirmek istemiyorum, büyüyünce nasıl olsa öğrenecek
gelişim düzeyine göre fazla kural koydum ama belirli kuralların asıl yaşı geldiğinde de bu zamanı kaçırdım
kural koyup 2 gün uygulanamayınca umudumu kaybettim ve vazgeçtim
kural koyup 1 hafta uygulanamayınca umudumu kaybettim ve vazgeçtim
kuralı uygulamak için zaman ayıramıyorum ve enerji harcayamıyorum
bir kuralı koymaya çalıştım ama bir şekilde yapmak istemeyince kural güç savaşına dönüşüyor
eşimle tutarlı bir şekilde davranamıyoruz, çocuğumuzun aklı karışıyor
ben kendi içimde tutarlı davranamıyorum, kuralı bazen uyguluyorum, bazen boşveriyorum
çevreyi çok taktığım için anneannesinin babaannesinin yanında veya toplum içinde, örneğin bir alışveriş merkezinde kuralları uygulayamıyorum
çocuğumu ağlatmak istemiyorum, buna dayanamıyorum veya bunun onun gelişimini olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum
küçükken bizim evimizde de hiç kural yoktu, nasıl kural konur bilemiyorum
fazla mı kural koyuyorum acaba diye düşünürken hiç kural koyamıyorum
çocuğuma başka alanlarda kontrol olanağı sağlayamadım (hayatın koşturmacası içinde seçim ve alternatif sunmayı unutuyorum)
çocuğuma istek ve ihtiyaçları konusunda yeteri saygıyı göstermedim (hayatın koşturmacası içinde oyun oynayamıyorum)
çocuğumla genel anlamda olumlu bir ilişkimiz yok sanırım ve bu durum kuralları yerine getirmesini olumsuz etkiliyor
kural koymaya çalışıyorum ama sanırım ben ona model olamadığım için o da uygulamıyor
kural koydum ama ben koyayım o uygulasın istiyorum, sanırım bunu onun da düşüncelerini almadan yapmaya çalışıyorum
 
 
BU EFSANELERE ve YANLIŞ İNANIŞLARA YANITLAR:  
 
çocuk bir gecede kurallarla davranmayı öğrenemez, ufak yaştan-hatta bebeklikten bu disipline alışması gereklidir. Herkesin sisteme ve düzene ihtiyacı vardır-çocuklarımızın da sınırları belirlenmiş alanda özgür olmaya ihtiyacı vardır. Bizim de işe gidiş saatlerimiz, patronumuzun bizden beklentileri vs. belirli olmasa kafamız karışır.. Ayrıca çocuğumuza kural koymak kendi rahatımız için de çok gerekli J
gelişim düzeyine, yaşına göre kural koymak gerekir, yaşı büyüdükçe kurallar değişir, yeni kurallar gelir
4. ve 5. kurallar konduktan sonra davranışlardaki olumlu gelişmeyi 2-3 haftada görmeye başlarız, anne ve baba tarafından tutarlı şekilde uygulanırsa, bir kuralın tam olarak oturması 2-3 ayı bulur
kural konduktan sonra çocuk sınırlarını elbetteki genişletmeye çalışacaktır. Durumu güç savaşına dönüştürmeden ve "kopma noktası"na getirmeden sabırla, nazikçe fakat net bir şekilde hayır demeyi sürdürüp, vazgeçmemek çok önemli
eşler arasında tutarlılık olmadan kural konması imkansız
bu şekilde çocuğumuzun kafası daha da karışır
çevreyi lütfen takmayalım. Çocuğumuz bizim çocuğumuz ve onun bütün sorumluluğu bize ait
Çocuğumuzun biraz ağlamasında hiçbir sakınca yoktur. İstekleri erteleyebilmeyi öğrenmek çocuk açısından çok geliştiricidir. Hayat hayal kırıklıkları ve engellenmelerle dolu ve çocuğumuzun da hayal kırıklıklarıyla başetmesini öğrenmesi gerekli. İlkokula başladığında disiplinle karşılaştığı zaman sudan çıkmış balık gibi olmasını ve çocuğumuzun böyle olumsuz bir başlangıç yapmasını ve bu olumsuz başlangıcın bütün eğitim hayatını etkilemesini istemiyoruz. Ayrıca iyi anne mükemmel anne demek değildir. İyi anne "yeteri kadar iyi annedir", "çocuğa onun kaldırabileceği kadar minik hayal kırıklıkları yaşatabilen, çocuğu kırabilen fakat tamir edebilen" annedir.
küçükken çoğumuzun evinde kural yoktu, artık zaman değişiyor J
koymak isteyebileceğimiz majör ve minör kuralları eşimizle birlikte tekrar gözden geçirmemizde yarar var
çocuğumuza kontrol edebileceği alanlarda kontrol imkanları sağlayabilirsek, o da bizi kuralları uygulamayarak kontrol etme ihtiyacından yavaş yavaş vazgeçer (giysi, oyuncak, vs. seçimi, 2 yemekten birini seçmesi, oyunda gücü tamamiyle ona vermek, o anne olsun, siz çocuk, o öğretmen olsun, siz öğrenci, gibi...)
çocuğumuzla hemen hergün belirli ve onun tarafından tahmin edebilir bir zaman süresince tüm dikkatimizi ve enerjimizi vererek oyun oynamamız "OLMAZSA OLMAZ"� !! Çocuğa ayrılan zaman çocuk büyüdükçe azalacaktır. Okul öncesi dönemde oyuna ayrılan zaman hemen her gün yarım saat olmalı, olamıyorsa 2-3 günde bir fakat çocuk tarafından mutlaka tahmin edilebilir olmalı; ilkokul döneminde haftasonları en az 2-3 saat-tamamen ona ayrılmış özel bir zaman gerekli; ergenlikte de onun hoşlandığı ve sizinle birlikte yapmak isteyebileceği bir aktivite konusunda anlaşarak bu özel zamanları mutlaka çocuklarımıza ayırmak zorundayız. Çocuklarımızın büyüdüğünü, zamanımızın çok değerli olduğunu unutmayalım.
"bu ilişkiyi nasıl olumlu bir ilişkiye dönüştürebilirim"�in yollarını hemen aramaya başlamakta yarar var- mesela hergün oyun oynamakla başlayabiliriz J
"masada yenecek" diye bir kural koyup, çocuğumuz tabağımızı elimize alıp tv karşısına geçtiğimizi görüyorsa....???
kurallar belirlenirken önce anne baba konuşmalı, anlaşmalı, sonra çocukla konuşma yapılırken onun da fikirleri alınmalı. Çocuğumuzla gerçek bir pazarlığa oturmaya kendimizi hazırlayalım.
Örnek 1:
 
Anne-baba : "biz annenle konuştuk, şöyle düşünüyoruz: biz senin dişlerini günde 4 kez fırçalamanı istiyoruz" ne dersin?
 
Çocuk : "hayır 2 kez fırçalarım"
 
Anne-baba : "peki o zaman 3 kezde anlaşalım mı?" (anne baba zaten çocuk 2 kez fırçalasın istiyordur J )
 
 
 
Örnek 2:
 
Anne-baba : "biz babanla konuştuk, şöyle düşünüyoruz: haftada toplam 2 tane dizi seyretmeni istiyoruz- onlar da Selena ve Acemi Cadı, ne dersin?
 
Çocuk : hayır 4 dizi seyredicem
 
Anne-baba : sanırım 3 diziye ok diyebiliriz (anne baba zaten çocuğun 3 dizi seyretmesini istiyordur J )
 
 
 
TÜM BUNLARA EK OLARAK YAPABİLECEKLERİMİZ:
 
 
 
OLUMLU BİR İLİŞKİ İÇİN:
 
*Sadece çocuğa ait özel zamanın (oyun zamanı) önemini tekrar hatırlatalım. Böyle bir özel zaman uygulamasının olumlu etkileri en kısa sürede hayata yayılır, varolan gerginlikleri hafifletir, oluşabilecek gerginlikeri de engeller.
 
*Çocuğa sevgi ve saygı duymak çok önemli. İstek ve ihtiyaçlarını anlayabilmek, sevdiğimizi her fırsatta hissetirebilmek gerekli. Eğer çocuğumuza yeteri kadar sevdiğimizi hissettiremediğimizi düşünüyorsak acilen günde en az 3 kez "seni seviyorum" demeye başlamakta yarar var J
 
*Sadece olumlu davranışa odaklanmak, olumsuzu görmezden gelmek (ignore etmek yöntemi-özellikle henüz başlamış ve olumsuz dikkati verirsek devam etmesi muhtemel minik olumsuz davranışları görmezden gelmek önemli)
 
*Olumlu davranışı her zaman sözle ödüllendirmek "bravo sana, şu tabakları masaya götürmekle nefis davrandın"
 
*Çocuğu her fırsatta övmek ve benlik saygısını (özgüven) bizden alacağı takdirlerle güçlendirmek "bugün ben telefonda konuşurken bekleyebilmen beni çok mutlu etti, seninle gurur duydum"
 
*Çocuğumuz engellendiğinde ve ağlamaya başladığında izlenecek en iyi yöntem: Bağcıyı dövmeden üzüm yemek J Sonuçta sözümüzü dinlemesini istiyoruz, rekabet etmek ve egomuzu tatmin etmek değil. Güç savaşına asla girmeden "duygularını anlamak ve fiziksel temas"  (izin veriyorsa) Olumlu bir tavırla sürekli tekrar etmek: "Anladım, çok üzüldün, sen yemekten önce cips yemek istemiştin, ama hemen yemekten sonra yiyebilirsin", "anladım, çok kızdın, sen iki oyuncağı da almak istemiştin, ama haftaya geldiğimizde alabilirsin","anladım, sen benimle biraz daha oynamak istemiştin, ama yarın yine yemekten sonra senin zamanın, istediğini yapabiliriz"
 
*Bu arada olumlu cümle kullanımına dikkat edelim:"hayır yemekten önce cips yiyemezsin" yerine "yemekten sonra yiyebilirsin, hem de hepsini bitirebilirsin";" "daha fazla oynayamam" yerine "şimdi zamanımız doldu ama yarın yine oynayacağız" demek.
 
*Hata yapmanın önemi: Hayat mükemmel değil. Hiç kimse de mükemmel olamaz. Çocuğun anne babasının da hata yaptığını fakat sonucunda özür dileyebildiğini görmesi gelişimi açısından önemli bir fırsattır.
 
*İyi davranışı eğlenceli hale getirebiliriz:"bakalım en çok oyuncağı kim toplayabilecek"deyip hep kendisine toplatmaya çalışmak yerine birlikte toplamak daha uygun olur.
 
*Yukarıdaki örnekteki gibi mizahı elden bırakmamak, istemediğimiz davranışlar karşısında espiri yapıp durumu yumuşatarak isteklerimizi yaptırabiliriz
 
OLUMLU İLETİŞİM DİLİ:
 
*ne söylersek söyleyelim özellikle ciddi konuşmaları mutlaka göz hizasında yapmak
 
*Çocuğumuza kuralları anlatırken tatlılık ve sıcaklıkla söylemek, kızgın veya sert, baskıcı bir tavır karşımızdaki kişide bu çocuğumuz bile olsa öfke ve intikam duygularının oluşmasına neden olur.
 
*çocuğu yargılamak ve eleştirmek yerine davranışa odaklanmak:"sen hep böylesin zaten" yerine "bu davranışını beğenmedim"
 
*"BEN DİLİ"ni kullanmak: sen kötüsün yerine "bu davranışı yaptığında ben üzülüyorum"
 
*İnsan beyni olumluyu hatırlamak üzere kurgulanmış. Yukarıda belirttiğimiz olumlu cümle kullanımına dikkat edelim. Ayrıca "yapma" lar yerine neyi yapmasını istiyorsak "yap" cümlelerini tercih edelim.
 
*�Güzel davran, iyi kız ol� gibi muğlak cümleler yerine çocuğumuzun ne yapmasını istiyorsak ona bunu söyleyelim. �bu akşam misafirler geldiğinde arkadaşınla kendi odanın dışında koşmanızı istemiyorum� gibi..
 
*Kurallarla ve �hayır�larla ilgili olarak nazik fakat net (firm) olalım.
 
Net olmak ne demek değildir:
 
Net olmak, kızgın veya öfkeli olmak demek değildir,
 
Net olmak, sert olmak değildir,
 
Net olmak, baskıcı olmak değildir,
 
Net olmak, sesi yükseltmek demek değildir.
 
NET OLMAK, SAKİN BİR SES TONUYLA FAKAT SON DERECE KARARLI BİR ŞEKİLDE ÇOCUĞUN GÖZLERİNE BAKARAK SÖYLENMESİ GEREKEN ŞEYİ SÖYLEMEKTİR.
 
*Bir miktar kızmak kabul edilebilir-hepimiz insanız (önünde sonunda çocuk anne babanın kızgınlığıyla da başa çıkmayı elbetteki öğrenecek-ona ilk kızıp bağıran kişi tercihen ilkokul öğretmeni veya patronu olmasın J ) fakat öfke nedeniyle çocuğun gururuna dokunacak şeyler söylemek, çocuğu aşağılamak, kontrolü kaybetmek, çocuğu çekiştirmek, çocuğu sarsmak, çocuğa vurmak elbetteki kabul edilemez. Şiddet kullanılıyorsa evet çocuk öğrenir, belki olumsuz davranış bitebilir fakat "otokontrol ve içdisiplin" geliştiremez. Sürekli şiddet olmasa da "bunun olasılığını bilmek" çocuğu korkutur.
 
*cezayı ortadan kaldırmak ve davranış ödülleri koymak: eğer bu hafta hep yemekten sonra cips yemeyi başarabilirsen haftasonu seni babanla tatilyaya götürmeyi düşünüyoruz."
 
AYRICA:
 
*Majör kurallar değişmez ama esneyebilir.
 
Bu ne demek? "Hergün 9'da yatılır, ama bugün misafir geldi, anlıyorum onlarla birlikte olmak istiyorsun, o zaman bu akşam 11de yatabilisin, ama yarın kuralımıza devam."
 
*Majör kurallar belirli olsa bile olay anında minik anlaşmalar yapıp el sıkışabilmek: "şu an ilgi istediğini biliyorum ama ben arkadaşımla yarım saat sohbet etmek istiyorum-saat şuraya gelinceye kadar- sen de bu sırada bizi rahatsız etmezsen hemen sonra ihtiyacını karşılayabilirim" gibi..
 
*Hayır diyebilmenin önemi: neye hayır, neye evet önceden belirli olmalı, birşeye hayır denildiğinde çocuğun dünya yıkılsa onun hep hayır olacağını bilmesi gerekli
 
*ASLA VE ASLA yapamayacağımız birşey için evet dememek, eğer yapamayacağımızı biliyorsak evet dememek çok temel bir konu. Eğer evet dediğimiz birşeyi yapamıyorsak, nedenini açıklamak ve çok samimi bir şekilde özür dilemek gerekir.
 
*Çocuğumuzun yaşı büyüdükçe kuralların değişmesi gerekir: Çocuğumuz ilkokul dönemine geldiğinde hala 8'de yatıyor olmamalı. Ayrıca küçük kardeş 8'de yatarken abi/ablanın buna karşılık bazı imtiyazlara sahip olması gerekli, örneğin 9'da yatabilmek gibi.
 
*"Ailemizin kurallarını bir hatırlayalım mı?" diyerek ara sırada minik hatırlatmalar yapmak önemli.
 
*Kendi anne babamızdan aldığımız "çocuk yetiştirme mirasının" farkında olalım. Ne kadar kitap okursak okuyalım, ne kadar kendi kendimize kararlar alalım, kendi annemizin annelik modeli, babamızın babalık modeli gelir içimize yerleşir. Biz farkında olmasak da ordan bizim davranışlarımızı ayarlar.
 
*Çocuğumuz sözümüzü dinlemediğinde asıl kızdığımız onun dinlememesi mi yoksa biz sözümüzü dinletemediğimiz için kendimizi yetersiz hissetmemiz nedeniyle kendimize olan kızgınlığımızı çocuğumuza yansıtma durumu mu oluşmakta? Bu konuda farkındalık geliştirmek önemli. Ne zaman çocuğumuza, ne zaman kendimize kızıyoruz?
 
SON OLARAK:
 
Günün sonunda çıkaracağımız sonuç şudur: Kurallar bir gecede ve sadece bizler öyle istiyoruz diye konamaz. Kuralların uygulanmasını istiyorsak öncelikle çocuğumuzla ilişkimizi tamamen olumlu bir zemine çekmek zorundayız. Bu zeminin yaratılmasını ancak biz başlatıp sürdürebiliriz. Ancak ondan sonra çocuğumuzdan otoritemize saygı göstermesini beklemek durumundayız.
 
Şu an çocuklarımızı öyle ya da böyle idare edebiliyoruz. Fakat çocuğumuzla şu anki ilişkimiz ve davranışlarımız kendimize ve geleceğe yaptığımız en önemli yatırımdır. Hayat şu an kuralsız ve olumsuz bir ilişkiyle devam ediyorsa, özellikle ergenlik sırasında zor bir dönem bizi bekliyor demektir.
 
Bunun yanında unutmamalıyız:
 
ÇOCUKLARIMIZ BİZİM BİRER KOPYAMIZ OLMAK ZORUNDA DEĞİLLER. Herkesin bir kişiliği var. Yaşanan ufak çatışmaları çocuğumuzun büyüme ve gelişme sürecinde, sağlıklı ilişki kurma denemelerinin bir parçası olarak görmek uygun olur. Çocuk çatışmayı önce ailede yaşayacak ki hayata çıktığında, ne söylenirse kabul eden, fikri olmayan, "ensesine vur, lokmasını al" bir kişi olmasın. Bunu istiyor muyuz? Tabi ki hayır. O zaman kişiliğini geliştirmesine destek olalım elbetteki önceden belirlenmiş sınırlar dahilinde..